Zekaya biyolojik bir bakış

Zeka sözcüğünü sürekli duyuyoruz değil mi? Peki nedir bu zeka, bilimsel tanımı, beyinle ilişkisi nedir, nasıl evrimleşmiştir? Gelin bu sorulara beraber yanıt arayalım.



Aslında zekanın tek bir tanımı yoktur. Zeka; soyut nedenleme, problem çözme, karar alma gibi üst düzey yeteneklerle ya da öğrenme yeteneği, duygusal bilgi, yaratıcılık, değişen çevre şartlarına kolayca uyum sağlayabilme gibi özelliklerle tanımlanabilir ve hepsini içerir.Bilim sayesinde sadece insanın değil beyni ve sinir sistemi olan her canlının belli düzeyde zekası olduğu da netleşmiştir.


Zeka hakkında bilgi verdiğimize göre biraz beyinden bahsedelim:
Beynin evrimine baktığımızda aslında ilkel beyinler canlının ön tarafında bulunan birkaç küme hücreden oluşuyordu ve duyu organlarından gelen bilgiyi işliyordu.
Omurgalıların beyni de evrim tarihi süresince büyümeye ve karmaşıklaşmaya başladı. Eş zamanlı olarak beynin farklı bölgeleri de farklı görevler için özelleşti.
Beynin majör bölümlerinden örnek vermek gerekirse serebrum hareket dengesi, yargıya varma, problem çözme ve benzeri ile ilişkilendirilirken beyin kökü ağzın ve gözlerin hareketi bazı duyusal mesajların gönderilmesi ile ilişkilendirilir.


Beyin büyüklüğü ve zeka ilişkisi

Bu düşünceyi biraz tarihsel olarak aktarmak istiyorum.1891’in Ağustos ayında Hollandalı paleoantropolog Eugène Dubois ve ekibi Endonezya’nın Java Nehri kıyılarında yaptıkları çalışmada erken dönem Hominin fosili bulmayı umuyorlardı.15 aylık bir çalışma sonucunda taşlaşmış gergedan ve fil kalıntılarının yanında heyecan verici bir şekilde yaklaşık 1 milyon yıl önce öldüğü düşünülen insana benzer bir canlının kafatasının üst kısmı, iki azı dişi ve sol uyluk kemiği bulundu.Bu örneğe Pithecanthropus erectus adı verildi ve sonuç olarak bilinen ilk Homo erectus kalıntısı olarak kabul edildi. (Java adam olarak da kullanılır.)Dubois bu erken dönem Hominin’inin zeka düzeyini ölçmeye karar vermişti ancak elinde sadece üç parça ilgili bilgi vardı: Tahmini beyin büyüklüğü, boy ve vücut ağırlığı fakat bu bilgiler yeterli miydi?O zamanlar bazı zoologlar farklı hayvan türlerinin beyin ve vücut kütlelerinin kıyaslanabileceğini fark etmişlerdi ve görünüşe göre beyin ve vücut kütle oranı şeklinde matematiksel bir yasa çıkıyordu. Dubois bu yasayı tanımlamak için işe koyuldu. Farklı hayvanların beyin/vücut oranını ölçtü ama fark ettiği bir şey vardı ki bir ineğin beyni bir farenin beyninden kat kat daha büyük olmasına rağmen zeka bakımından çok fazla fark görünmüyordu. 


Bu sapmalardan yola çıkarak beyin/vücut oranı beklenenden fazla olan hayvanların daha zeki olması gerektiğini düşündü. Java adamın beklenenden daha üstte bir zekaya sahip olması gerektiğini söyledi. Yani java adamın zeka bakımından insan ile şempanze arasında yer alması gerekiyordu.
Dubois’in kullandığı yöntem “Alometrik ölçeklendirme” adını aldı. Daha sonraları bilim insanları bu örnekten yola çıkarak “Ensefalizasyon Katsayısı” (Encephalization Quotient, EQ) denilen bir oranı geliştirdi. EQ kısaca türlerin gerçek beyin kütlelerinin beklenen beyin kütlesine oranıdır. 

Grafiğe bakarsanız sola doğru en çok yaklaşanın insan olduğunu dolayısıyla beklenenden daha fazla orana sahip olduğunu görebilirsiniz ya da yunuslar, denizel memelilerde en yüksek oranı göstermektedir ve gerçekten de yunuslara baktığımızda bu oranın tutarlı olduğunu görürüz. Yani bu yaklaşım bir bakıma doğru gibi görünmektedir.


Ayrıca bu yöntem basit analizler için kullanışlı olabilmektedir.
Ancak bu oranın işe yaramadığı ya da gerçeklerle uyuşmadığı durumlar olabilmektedir. Bazı maymun türlerinde gözlemsel verilerle ters bir şekilde beyin vücut oranı görülebilmektedir. Bunlar gibi bazı verilerden dolayı her durum için oran geçerliliğini kaybetmektedir.

Bundan sonra bazı bilim insanları aslında nöron sayısının zekayı belirleyen etken olabileceğini söylemiştir. Bu bilgi kısmen doğru olsa da aslında belirleyici faktör sinaps (nöronların bağlantıları) sayısıdır.
 

Bilim insanları bilim ilerledikçe beynin bölgelere ayrıldığını ve her bir bölgenin farklı özelliklere sahip olduğunu keşfettiler ve beyindeki bazı bölgelerin mevcudiyetinin ya da karmaşıklığının zeka ile ilişkilendirilebileceğini  düşündüler.
Bu bölgeler örnek vermek gerekirse memeli hayvanlarda bulunan algısal zekadan sorumlu olan neokorteksin büyüklüğünü karşılaştırmak verilebilir. Bu örneği doğrular şekilde genel anlamda maymunların neokorteksi ortalamadan 2.5 kat daha büyüktür. Ancak yine neokorteks bölgesi her canlıda bulunmadığı için genelgeçer bir kural ortaya çıkamamıştır.

Kaynakça:
https://www.yourgenome.org/stories/evolution-of-the-human-brain

https://www.sapiens.org/biology/primate-intelligence/

https://www.newscientist.com/article/mg21128311-800-a-brief-history-of-the-brain/

Evrenin Karanlığında Evrimin Işığı , Bölüm 12 , Çağrı Mert Bakırcı
 

Yazar: Cansu Kurtoğlu

Editör: Utku Keskin

Tasarımcı: Sabri Eren Tofan


Yorum Gönder

1 Yorumlar